Hikayelerim vardı bir zamanlar. Geceler boyu, oturup da yazdğım... Şarkılar vardı saatlerce dinlediğim. Bıkmadan usanmadan... Zaman geçti,şimdi yine gecenin bir vakti oturduğumda siz, hepiniz uyuyorken; kaç zamandır eskiden dinlediğim şarkıları dinlemediğimi farkettim. Ne zamandır yazmadığımı; yaşadığım, biriktirdiğim hikayelerimi... Hatta sana yazmaya başladığım günlüğüne bile uzun zamandır tek bir kelime katmadığımı. O yüzden, bir kaçamak yaptım kendime bu gecenin sabahında. Hikayeler birikti uzun zamandır yazmayalı. Sözler birikti. Yaşamlar, hayatlar, olaylar birikti... Şimdi sabahın sessizliğinde, yazmanın vakti yeniden galiba. Biraz “Elif için mama vakti” kısa bir ara verip, yazmaya devam ederim herhalde... Efkar mı bastı gecenin bir yarısı? Kimbilir, belki öyle, belki değil.
Beş ayı bitirdik seninle başlayan hikayemizde. Gazın, kusman, çişin, kakan, fön makinesiz uyumaman derken nasıl da geçiverdi zaman... Şimdi Güzel bir gülümseme yerleşti suratına. Gak diyene kahkaha , guk diyene neşe satıyorsun bugünlerde.
Kucağa doyamıyorsun, inmiyorsun hatta. Uyandığında beşiğinde, kendi kendine anlamsız sesler çıkarıp kendini oyalıyorsun da, göz göze geldiğimiz anda, kucağa gelmek için başlıyorsun ağlamaya... Sen de işi öğrenmeye başladın yavaş yavaş. Sızlanmıyorum. Büyüyorsun... Günden güne sendeki değişimi görmek, gözlemlemek anlatılması kolay olmayan bir mutluluk...
Doğumunu beklerken hayaller kurardık,” 3 ay sonra kucağımızda olacak, 7-8 ay sonra emekleyecek birileri olacak şimdi bu evde” diye. Aşama aşama geliyoruz işte o günlere. Dedim ya, Büyüyorsun...
Büyüyorsunuz... Sen büyürken, ablan büyürken, Ben de büyüyormuşum meğer. Şimdi mi farkettim bunu? Galiba evet... Yeni fakettim. Sizi kucağıma alıncaya kadar, Oyun gibi geliyordu bir bebek düşüncesi... Hiç bir bebekle 24 saat geçirmemiştim ki. Gördüğüm Tüm bebekler ya uyuyordu, ya da gülüyordu.En fazla bir saat sonra kendi evine gidiyordu nihayetinde. Ama meğer ağlıyormuşsunuz hem de neredeyse tıkanana kadar. Hem de uykunun en tatlı yerinde. Hem de ertesi sabah erken kalkmamız gerekirken. Şikayet etmek için yazmıyorum elbette ki. Sadece bunlara kapılıp gitmişken, mamanın biteceği zamanı hesaplayıp, bir gece ansızın başka bez kalmadığının farkına varmış, nöbetçi eczane ararken; hızla geçip giden saatlerin, günlerin farkına varmıyorsun... Öyle bir kapılıp gidiyorsun ki bu akışa, hayatından giden zamanı anlayamıyorsun...
İşte bu arada, bir kaç gün önce bir şey farkettim. 35 yaşındaymışım meğer ben... Ama daha kısa bir süre önce “Bi 18 olsam da...” diye cümleler kuruyordum. Hangi ara açıldı o 17 senelik fark anlamadım.
“Ne kadar da çabuk geçiyor zaman” diye başlayan hikayelerim çok olmuştu. Ama hiç bugün ki kadar gerçek hissetmemiştim, o çabuk geçen zamanı.
İşte bu kadar hızla eriyen saatler, günler ve hatta aylar,yıllar içinde, yazdığım hikayeleri de, dinlediğim şarkıları da unutmuşum meğer...
Ama dedim ya, şikayet değil bu. Siz büyüyorsunuz, ben de... Her anın farkında olarak büyümezsen; unuttuğun, atladığın anlar birikiyor, zihninin bir köşesinde. Hayıflanıyorsun sonra, farkında olmadan geçip giden zamana... O yüzden dolu dolu yaşamak, büyüdüğünü bilerek yaşlanmak gerekiyor galiba her anında. Zaman zaman bu keşmekeşin içinde unutsan da bu gerçeği, yazmak arada hatırlamaya yardımcı oluyor işte... Ve hep söylediğim gibi siz, çok daha şanslısınız, hatırlayamadığınız anları bırak fotoğraflarda görmeyi, izleyebileceksiniz bile...
Farkındayım senin günlüğünde bu sefer, başrolü kendime ayırdım... Seni anlatmam gerekiyordu, ama bu gece sen beni dinleyeceksin. Napalım, yaşlıların çenesi düşüyor bazen...
Ha bu arada, nerden esti birden bu kadar? Ablanın yıl sonu gösterisi vardı bir hafta önce... Tıpkı senin gibi 3,5 sene önce, gazıydı falan gece yarılarına kadar bizi uykusuz bırakan bebek, sahnede şarkılar söyledi o gün. Daha dün “Çok mu geç kaldı konuşmak için, hala cümle kuramıyor.” dediğimiz kız, Sahnede dans edip şarkılar söylüyordu... E haliyle Efkarlandı kız babası... Şimdilik bu videoyu seyret sen, bir kaç gün sonra bu gösterinin hazırlık aşamaları ile ilgili anlatacaklarım var.... Ama artık mama vaktin geldi. Onları da bir başka akşama yazarım....